
Çok direndim, anne karnından dışarı çıkmamaya ama vakti gelmişti artık. Sıcacık en güvenli yuvamdan kocaman bir dünyaya adım atmıştım. İlk önce gün ışığı gözlerimi acıtmıştı ve sonra içimden bir ağlamak gelmişti hem de hıçkıra hıçkıra. Her yer benim sesimle inlemişti. Herkes bana bakmak için başıma üşüşmüştü. Alnımda yumuşacık annemin eli gezinirken ağlamam durmuş, uzun bir uykuya dalmıştım.
Aradan belli bir zaman geçtikten sonra konuşacaktım, her şeyi tanımaya başlayacaktım. En önemlisi adım atacaktım. Bedenimi, kendi kendimi taşıyacaktım. Tek tek sorumluluklar alacaktım. Sonra yollara koyulacak yeni hayatlar, yeni insanlar tanıyacaktım. Üniversite okuyacaktım. Öğretmen, doktor, avukat olacaktım. Hayatı sorgulayacaktım. Arkadaş, dost, sırdaş olacaktım. Gerçekleştirmek istediğim bir sürü hayalim olacaktı. Hepsi bir bir gerçekleştiğinde havalara uçacaktım. Gökkuşağını görünce gözlerime inanamayacak, doğaya hayran kalacaktım. Belki de zaman kavramı hayatımda hiç yer almayacaktı. Öyle mutlu olacaktım ki günlerin, ayların, yılların hızla geçtiğini anlamayacaktım. Kısacası sevdikleriyle birlikte huzurlu ve mutlu, insanca bir hayattan başka bir şey istemeyecektim. Ama suçum dünyaya gelmekti!
Aradan belli bir zaman geçtikten sonra konuşacaktım, her şeyi tanımaya başlayacaktım. En önemlisi adım atacaktım. Bedenimi, kendi kendimi taşıyacaktım. Tek tek sorumluluklar alacaktım. Sonra yollara koyulacak yeni hayatlar, yeni insanlar tanıyacaktım. Üniversite okuyacaktım. Öğretmen, doktor, avukat olacaktım. Hayatı sorgulayacaktım. Arkadaş, dost, sırdaş olacaktım. Gerçekleştirmek istediğim bir sürü hayalim olacaktı. Hepsi bir bir gerçekleştiğinde havalara uçacaktım. Gökkuşağını görünce gözlerime inanamayacak, doğaya hayran kalacaktım. Belki de zaman kavramı hayatımda hiç yer almayacaktı. Öyle mutlu olacaktım ki günlerin, ayların, yılların hızla geçtiğini anlamayacaktım. Kısacası sevdikleriyle birlikte huzurlu ve mutlu, insanca bir hayattan başka bir şey istemeyecektim. Ama suçum dünyaya gelmekti!

Acaba izin verecekler miydi bana, istediğim her şeyi yapmama; istediğim her şeyi söylememe, yazmama, çizmeme, somutlaştırmama, resmetmeme, notaya dökmeme, duvara kazımama. Ne bileyim işte başka bir şekilde anlatmama…
Bir yanımda silahlar patlarken, kan davaları sürerken, töre almış başını giderken, okula gitmeye yol yokken, ailem düşmandan kaçmak için dört duvar arasını sığınak bilip dışarı çıkmazken, benden başka yedi kardeşim aynı hayalleri gerçekleştirmek isterken, hala kimlik kavgaları sürerken, doğa bile engelleri aşmaya izin vermezken, bakan gözler körken nasıl yapacaktım bütün bunları?
Küresel ekonomik dalgalanmalarla boğulurken insanlık, havada dönüp dolaşan liberal ayakların altında ‘sakın çıt çıkarma’ diye tehditler varken, sorunlar herkese göre farklılıklar gösterirken söyleyin nasıl yapacaktım?
Sonunda uykudan uyandığımda; ilk önce koşulsuz “Suçum dünyaya gelmekti” diyecektim; çocuk olmanın, büyümenin, hayal etmenin, yararlı insan olmanın hep bir umuduyla…