10 Haziran 2009 Çarşamba

AP seçimlerinden beklenen ayar


Avrupa Parlamentosu’nun (AP) ilki 1979 yılında yapılan seçimlerinin artık 30 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Parlamentoda beş yıl süreyle görev yapacak 736 üye, hafta sonu gerçekleştirilen seçimlerle belirlendi. Bu yılki seçimlerde 40 kadar Türk kökenli adaydan ancak dördü AP'ye girme hakkı kazandı. AP’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nu denetleyerek “bütçe” onayını yaptığı dikkate alındığında bu seçimlerin sonuçları oldukça önemli. 4-7 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen seçimlerde AB’ye yön veren İngiltere, Fransa ve Almanya’nın yanı sıra Belçika, Hollanda, Yunanistan, İspanya, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, Kıbrıs, İtalya, Malta, Slovakya ve Letonya gibi ülkeler sandık başına gitti. Avrupa çapında katılımın yüzde 43 civarında kaldığı seçimlerin sonuçları, kriz koşullarında şekillendi.

AB ülkelerinin çoğunda ırkçılığı savunan ve göçmen karşıtı olan Hıristiyan-Demokrat-Muhafazakâr partiler, güçlerini muhafaza etti. Avrupa’da hissedilir derecede gittikçe yaygınlaşan ırkçı tutumların neler olduğuna Avrupa ülkelerindeki izlenimlerimde yer vereceğim. Özellikle Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde baskın olan bu partilerin gücünü artırarak, sola karşı baskın hale geldiği bir gerçek. Hollanda’da yabancı düşmanı Özgürlük Partisi, yüzde 17 civarında oy alarak, büyük bir güç elde etti. Britanya Ulusal Partisi (BNP) parlamentoda temsil edilecek. İtalya’da Berlusconi ile işbirliği yapan Kuzey Ligi, yüzde 11’lik bir sonuç aldı. Avusturya’da aşırı sağ partinin toplam oyu, yüzde 18’e ulaştı ve Macaristan’da Roma azınlığı karşıtlığı temelinde örgütlenen Jobbik partisi, yüzde 15 ile iyi bir sonuç elde etti.


Bir taraftan da Yunanistan, İsveç, Danimarka gibi ülkelerde merkez solun seçimlerden nispeten başarılı sonuçlar elde ettiğini görüyoruz. Bir de ekolojist Yeşiller’in bu seçimde bir adım öne çıktığına şahit olduk. Fransa’daki Cohn Bendit önderliğindeki Yeşiller, yüzde 15 gibi bir oy alarak üçüncü parti konumuna geldi. Alman Yeşilleri de yüzde 12’lik oranla güçlerini korurken; İngiltere’de de oyların arttığı gözlendi.

AP seçimleri genel olarak değerlendirildiğinde; iktisadi krizin yol açtığı karamsar bir siyasi ortamda muhafazakârlaşmanın önünün açıldığı ve krizi iyi yönetmeyi vadeden merkez sağ partilerin kazançlı çıktığı sonucuna ulaşılıyor. Irkçılığı savunan ve çeşitlilikleri yok sayan bir anlayışın hüküm sürdüğü Avrupa ülkelerinde İslamfobinin de oluşması Türkiye’nin zaten zorlu olan AB üyeliğini daha da zorlaştıracağa benziyor. “Ayağınızı denk alın” ayarının çekildiği AP seçimleri sonucu ile AB’nin daha fazla genişlemek istemediği de anlaşılıyor.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails