29 Ağustos 2009 Cumartesi

Lüküs Hayat’a tekrar gitmem lazım

Şehir tiyatrolarının Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde 1997 yılında izlemiştim Lüküs Hayat müzikalini… Oyunun özellikle bu sahneye gelmesini beklemiştik çünkü bir başka havası, kokusu vardı Muhsin Ertuğrul’un. Her perde açılışında daha da bir etrafa yayılırdı tiyatro kokusu. Türk toplumunda yaşanan Batılılaşma sürecinin tam ortasına düşmüş insanların gülünç ama düşündürücü öyküsünün anlatıldığı Lüküs Hayat, güncelliğini koruyan ve siyaset gibi birçok konuya eleştirel yaklaşan bir oyundur. Ekrem Reşit Rey’in yazdığı Haldun Dormen’in yönettiği bu oyunun müzikleri ise besteci Cemal Reşit Rey’e aittir.

O vakit Lüküs Hayat’ı izleyecek olmanın ben de yaratmış olduğu ruh halini inanın anlatamam. Sanatıyla sahnede devleşen usta tiyatrocular Suna Pekuysal ve Zihni Göktay’ı gördüğüm zaman yaşadığım heyecan çok farklıydı. Perde arkasında perde, sis ve gizem adeta seyirciyi daha çok oyunun içine çekiyor, oyuncuların enerjisiyle ortalık yıkılıyordu bittabi alkıştan. Ne de olsa ayrılmaz ikiliyi aynı sahnede görmek öyle herkese kısmet olmamıştır.

Geçen yıl talihsiz bir kaza sonucunda Suna Pekuysal aramızdan ayrıldı. Zihni Göktay’ın can yoldaşının naaşı başındaki çaresiz halini unutmak mümkün değil. Suna Pekuysal, aralıksız 14 yıl Zihni Göktay ile birlikte sahne almıştı efsane oyunda; “Sanatçının emeklisi olmaz” diyerek… Ve öyle de yaptı, son nefesine kadar tiyatro, film ve televizyon dizilerinde sanatını konuşturdu. Ruhu şad olsun!


Zihni Göktay, büyük bir kararlılıkla ve asil duruşuyla ‘Rıza’ rolüne hayat vermeye devam ediyor Lüküs Hayat’ta. Tam 25 yıldır sahnelenen bu oyunda dansları ve gündeme uygun esprileriyle Göktay, tek kelime şikâyet etmeden sanatını icra ediyor. Geçen günlerde Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde izleyiciyle buluşan oyunu bu yıl tekrar izleyeceğim. Aradan geçen 12 yılda değişen esprileri duymak, oyuncuları görmek ve Zihni Göktay’ın oyunculuğuna bir kez daha şahit olabilmek yine benim için ayrı bir deneyim olacak. Bu oyuna hâlâ gitmeyenler varsa çok şey kaçırdıklarını söylemek isterim…

Sanat hayatı boyunca başarılı birçok çalışmaya imza atan Göktay’ın hayat mücadelesine de değinmeden geçemeyeceğim. Türkiye’de sanatçı olmanın bedeli ağırdır ve Göktay da bu bedeli maalesef ödüyor. Lüks otomobiller, yatlar, katlar almak için değil, sırf günlük ihtiyaçlarını karşılamak için televizyon dizilerinde rol alıyor. Görüyorsunuz bu ülkede alkışlarla ayakta duran emektar sanatçılarımız öyle sandığımız gibi milyon dolarlar kazanmıyor. 500 bin TL’lik vergi borcu nedeniyle içine düştüğü sıkıntıya daha fazla dayanamayan usta tiyatrocu Gazanfer Özcan da bu yıl aramızdan ayrıldı. Ve biz de toplum olarak yaşarken değerini bilmediğimiz sanatçılarımızı, vefatlarının ardından anar olmaya alıştık. Ama diyorum ki alışmayalım. Zihni Göktay, Erol Günaydın, Genco Erkal gibi tiyatroya gönül vermiş nice sanatçımızın yaşarken değerini bilelim, oyunlarına gidelim, alkış tutalım…

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails