
İç ses: Gelişmelerden haberin yok galiba. Nerede yaşıyorsun; uzayda mı?
Dış ses: Geçen gün İstiklal’de gördüm bu takımı. Ellerinde evleri ve davullarıyla dans ederek eylem yapıyorlardı? Destekçileri de onları alkışlıyordu. Hepsi çok tuhaf geldi bana.
İç ses: eee… Görmüşsün işte. Ne anlattıklarını anlayamadın mı hâlâ?
Dış ses: Eylem yaparak bir şeyleri değiştirebileceklerini mi zannediyorlar? Konuya vâkıf değilim ancak her türlü örgüte ve eyleme karşıyım.
İç ses: Ne istiyorsun peki ‘dış egemen ses’? Sessiz kalıp üzerimizde oynanan oyunlara göz yumulmasını mı? Şimdi sen ‘oyun mu, o da ne?’ falan dersin. Yeri geldiğinde ‘bidon kafa’ yeri geldiğinde de ‘göbeğini kaşıyan adam’ derler sonra sana alimallah… İstemezsin herhalde böyle anılmak. O halde açmak lazım sana konuyu açmak…
Dış ses: Hıı… Eğer bunların dertleri, IMF ile Dünya Bankası’nın 2009 yıllık toplantısını İstanbul’da yapacak olmalarıysa; buna hepten karşıyım. O kadar kriz yaşadık. Bakalım, ne kararlar alınacak? Binlerce kişi İstanbul’a gelmiş; oteller dolmuş. Bu da aynı reklamlardaki gibi ‘Alın, verin, ekonomiye can verin’ demek… Para demek, para…
İç ses: Evet, bu toplantıya ve beraberinde sermayenin dayatmalarına karşı çıkıyorlar; kapitalizmin talan ettiği yaşamsal konulardan biri olan barınma ve kamusal alan ihtiyaçlarını dile getiriyorlar. Yaşadıkları kentin anti-demokratik bir biçimde bölge halkına sorulmadan değişime, dönüşüme uğratılmasını protesto ediyorlar. Kim oldukları önemli değil. Birilerini uykularından uyandırmaları bile önemli değil mi sence?
Dış ses: Beşer şaşar; bu konu da beni aşar… Ben yavaştan kaçar…