20 Eylül 2009 Pazar

Goya, 3 Mayıs’ta ne anlatmak istemiş?

Goya, 3 Mayıs 1808, Madrid. Tuval. 1814. Goya’nın Fransız işgaline karşı İspanyol direnişini belgelediği bu dramatik eseri, Wellington Fransız işgal güçlerini geri püskürttükten sonra yapılmıştır ve saray ressamlığının ilk dönemindeki tasasız ve neşeli üslubundan çok farklıdır. Goya’nın bu eseri Museo del Prado’da görülebilir.

Kendisine silah doğrultulmuş bir halkın surat ifadesi nasıl olurdu? Bir tarafta işgalciler, diğer tarafta ötekiler, alt tabaka yani halk… Bu iki uç mesafede işgalcilerin ördüğü duvar karşısında insanların yüz ifadeleri, bakışları ve direnişiyle İspanyol ressam Goya, ne anlatmak istiyordu 3 Mayıs’ta?

2-3 Mayıs 1808 olaylarını, Fransız istilası karşısında İspanyol halk direnişini, acımasız misilleme olarak gerçekleşen kitlesel idamları belgelemeye çalışan Goya, yerde kanlar içinde yatan insanların ölmeden önce verdikleri mücadeleyi ve cesurca karşı duruşlarını fırçasıyla günümüze taşımış. 3 Mayıs’ta işgalciler karşısında diz çökmesine rağmen askerlerden daha büyük resmedilen, kolları iki yana doğru açık İspanyol sivilin üzerindeki beyaz gömlek ve sarı pantolon da derin anlamlar taşıyor… Karanlık kısımda kalan güçler karşısında aydınlık kısımda kalan sivillerin doğruluğunu vurgulamaya çalışmış Goya. Fransızlar ve İspanyollar arasında patlak veren bu savaşın benzerleri, günümüzde de yaşanıyor. Goya, bu gidişe “dur” dercesine konuşturmuş fırçasını… Ancak ne çare; durmuyor, haksız işgaller karşısında masum insanlardan akan kan…

Kimdir Goya?


Francisco Goya y Lucientes (1746-1828) ressam olarak eğitimini doğduğu şehir olan İspanya’nın Zaragoza kentinde aldı. 1775’te Madrid’e yerleşmeden önce Roma’yı (1770-1771) ziyaret etti. 1786’da saray ressamı olarak atandıktan sonra kraliyet sarayları için duvar halısı kartonları tasarladı; Kral IV. Carlos ve kraliyet ailesi için birçok portre yaptı. Ancak 1792 yılında Goya’nın resimlerinde köklü değişimler baş gösterdi.

Goya’nın geçirdiği ciddi hastalıklar ve İspanyol toplumunun liberal reformcu unsurlarla ilişkileri, eserlerinde üslup, içerik ve yaklaşım açısından gelişen yeniliklere katkıda bulundu. 1794 yılında Akademi için akıl hastanesindeki hastaları ve bir diğer hastanedeki yaralı askerleri betimleyen bir dizi resim yaptı.

İleriki dönemlerde özel gravür dizilerinde kendi düş dünyasını yansıttı. Savaşın Felaketleri’nde (1810-1813) silahlı çatışmaların acımasızlığına ve yararsızlığına ilişkin kişisel dehşet duygularını görselleştirdi. Son çalışmaları evinin duvarları için yapılan Kara Resimlerdir. Goya’nın dinsel ve mitolojik sahnelere getirdiği yorumu içeren bu kasvetli, vahşi, bazen de acayip resimler, insanlığı aklın sınırlarının ötesindeki eylemlere sürükleyen içgüdüsel ve duygusal güçleri vurguluyor. Goya, 1792 yılında sağır olunca kendi iç dünyasına çekildi. Ölene kadar bu ıstıraplı sessizliğe mahkûm olarak yaşadı.
"Dünya Sanat Tarihi", Mary Hollingsworth, Çev: Rengin Küçükerdoğan, Banu Ergüder, İnkılâp Yayınevi, 2009.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails