19 Mart 2012 Pazartesi

Gibi Site ve sakinleri



Enver Aysever, “Yazgıcılar” romanında Gibi Site ve sakinleri üzerinden günümüz dünyasında iktidarın toplumu gözetleyerek denetlemesini eleştiriyor.

MİNE ÖZDEMİR

Ortada bir gözetleme kulesi ve çevresinde mahkûmların hücrelerinin yer aldığı bir hapishane düşünün... Kulede de mahkûmların sürekli gözetlendikleri hissiyle hareket etmelerine neden olan görünmeyen bir güç... Mimar Jeremy Bentham’ın panoptik olarak tanımlanan bu hapishane yapısı hiçbir zaman hayata geçirilmedi ancak postmodern ve küresel dünyada iktidarın toplumu denetlemeye çalıştığı bir yöntem şeklinde hep karşımıza çıktı.

Enver Aysever de ilk romanı “Bir An Bin Parça"nın ardından yazdığı “Yazgıcılar” adlı kitabında bu yapılanmaya benzer bir biçimde yarattığı bir site üzerinden günümüz toplumlarını eleştiriyor. Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında günden güne İstanbul’da yükselen siteleri ve şehrin görüntüsünü Jose Saramago’nun “Körlük” romanına gönderme yaparak tanımlayan Aysever, bir salgın halinde toplumu saran körlük metaforu yerine ‘sis’i koyuyor.

Herkes birbirini dikizliyor

Kitabın ilk sayfalarında şehri kuşbakışı izleyerek betimleyen yazar, sis içerisinde kapalı kapılar ardında gizli işler çeviren insanların nasıl da farkında olmadan gözetlendiklerini anlatıyor. İstanbul’daki çarpık yapılaşmanın doğurduğu paradoksu da satırlara taşıyan Aysever, havuzu, doğru düzgün otoparkı, yürüyüş yolu, tenis kortu olmayan ama hepsini çağrıştıran bir yapı kuruyor: Gibi Site. İstanbul’a göç etmeyi beceren, bundan ötürü de kendisini talihli sayan kişilerin oturduğu bu sitede herkes birbirini dikizliyor ve dinliyor; kendisini görünmeden hissettiren bir güç olan Yazgıcılar da bu kişileri gözetleyerek denetliyor. Yazar, “Peki, Yazgıcılar tam olarak kimdir?” diye soranlara da şu cevabı veriyor: “Gerilimden beslenen, her bulunduğu ortamda hır gür çıkaranlarla, herkesi birbirine düşürerek ve kan emerek huzur bulan ve bu yaptıklarına da özgürlük kılıfı giydirenlerle kavga edenlerdi Yazgıcılar.”

Kalabalık bir kadrosu bulunan Gibi Site'de olup biten tüm gelişmeleri yakından takip eden yöneticiler, kapıcılar, güvenlik görevlileri ve renkli karakterler yer alıyor. Bir de başkahramanımız EA. Engin Aysever’in baş harflerinden oluşan EA için Engin Aysever, bir röportajda, hem kendisi hem de kurmaca bir karakter olduğunu söylüyor. Okuduğu kitaplarla toplumdan kendini soyutlamış bir aydın profili çizen, diğer taraftan da duruşuyla hayata karşı yenilmiş bir insan izlenimi uyandıran EA, tüm çelişkili halleri üzerinde bulunduruyor.

Deşifre olan hayatlar

Sitede yöneticiler ilk iş olarak sıkı bir güvenlik sağlayabilmek amacıyla kameraları uygun yerlere yerleştiriyor. Altı kişilik güvenlik timinin de bir taraftan kol gezdiği sitede her bloğun ayrı bir kapıcı dairesi bulunuyor. Çağdaş dünyada artık apartman görevlisi adı verilen bu kişiler ve site sakinleri, gözetlendiklerinin farkında olmadan kameralar karşısında mahremiyetlerini sergiliyor. Kameralarla kuşatılan Gibi Site, bu noktada, George Orwel’ın “1984” adlı kitabında bahsettiği “Big Brother / Büyük Birader”ı anımsatıyor.

Deneyim kazanmış güvenliğin gözetiminde, blok kapıcısının kuşkulu, site sakinlerinin de kaçamak bakışları altında Gibi Site’ye taşınan EA, kapıcı Durdu’nun eşi Sümbül’ü yardımcı olarak evine almasıyla daha da deşifre oluyor. EA’nın kitaplara olan aşırı ilgisi, kendisi gibi ismi baş harflerden oluşan, kumral saçlı, genç ve zarif bir kadın olan AÖ ile arasındaki tuhaf ilişki ve annesinin cenaze töreninde takındığı tutum ve davranışları, sitenin uyanık sakinlerinin dikkatinden kaçmıyor. Bu özellikleriyle aykırı bir insan profili çizen EA, zamanla site sakinleri tarafından ötekileştiriliyor.

Nasıl bir sitede yaşamak istediklerine yönelik görüşlerini belirten site sakinlerinin aldıkları ortak karar sonrasında Yazgıcılar, hızla EA’nın evine sızarak, o çok yapmak istedikleri imha operasyonunu sonunda gerçekleştiriyorlar. Kitapta baştan sona okura küçük küçük oyunlar kuran yazar, okurun site sakinlerinin hayatlarını dikizliyormuş hissine kapılmasına ve kendi içinde bir hesaplaşmaya gitmesine neden oluyor. Tüm bunların yanı sıra mizahi bir dille günümüz Türkiyesi’nin anlatıldığı “Yazgıcılar”, izlenme, gözlenme, dinlenme çağında bir yalnızlık romanı.

Milliyet Kitap

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails